Tarihi Kentler Birliğinin “Kültür Mirasıyla Yapılanma Eylem Planı” temalı buluşması 13-14 Ekim tarihlerinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

13 Ekim’de “Hoş geldiniz” konuşmalarının yapıldığı akşam yemeğinde biraraya gelen TKB üyeleri, 14 Ekim Cumartesi günü ise yoğun bir programla günü tamamladı. TKB Kahramanmaraş Buluşması ilk olarak TKB Birlik Meclisi 2023 Yılı Olağan 2. Toplantısı ile başladı. Gündem maddeleri tüm detaylarıyla üyelerle paylaşıldı ve Karatay Belediyesinin üyelik başvurusu oy birliğiyle kabul edildi.

TKB Kahramanmaraş Buluşması, panel programıyla devam etti. Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Vekili mimar Mithat Kırayoğlu ile TKB ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör birer açılış konuşması yaptı. Kırayoğlu konuşmasında; kısa zamanda yeniden yapılan ve yapılacak olan konutların önemli olduğunu fakat kentlerin “ruhlarını” yeniden kazanmalarının daha değerli olduğunu vurguladı. Kentlere ruhunu verecek unsurun kültürel miras olduğunu söyledi. Güngör ise deprem sonrasında yürüttükleri çalışmalar hakkında detaylı bir sunum yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Kentsel Strateji Kurucu Ortağı, şehir plancısı A. Faruk Göksu, “Mirasla Birlikte Yapılanma Eylem Planı” başlıklı bir sunum yaptı.  Haziran ayında, yılın ilk buluşması olan TKB İstanbul Buluşmasında alınan kararla; TKB deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde kültür öncelikli söylem ve eylemleri içeren bütüncül bir yaklaşımı önceliklendirdi ve Mirasla Birlikte Yapılanma Eylem Planı kitabını hazırladı. Sunumunda, bu kitapta da yer alan verilere dayanarak durum tespiti yapan Göksu; idari sınırlar üzerinden değil, havza boyunda düşünerek çözümler geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Konuşma ve sunumların ardından öğle yemeği arası vererek Ali Kayası Cam Seyir Terasına hareket eden katılımcılar; deprem sonrası kent merkezindeki tarihi dokuyu incelemek üzere saha gezisi yaptı.

Mithat Kırayoğlu

TKB Danışma Kurulu Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Vekili

“Tarihe geçiyoruz! Bu dönemin aktörleri olarak bizi tarih sayfalarına nasıl yazacaklar?”

6 Şubat depremlerinden sonra yapılacaklar uzun, zor ve pahalı. Şu anda en fazla yapıyı en kısa sürede nasıl yapabileceğimizi düşünürken; kentlerimize ruhunu nasıl tekrar kazandıracağımızı da düşünmeliyiz. Biliyoruz ki tarihi kentlerimizin ruhu, sahip oldukları kültür mirasıdır. Miras enkazına “kültür molozu” diyerek bu sorumluluğumuzu hafifletmiş olur muyuz?

Değerli konuklar, ülkemiz bir deprem coğrafyası ama Tarihi Kentler Birliği olarak biliyoruz ki ülkemiz aynı zamanda bir kültür coğrafyasıdır. Bu süreçte kamu-yerel-sivil-özel kesimlerden herkese çok büyük görevler düşüyor. Kolay değil… Herkesin can ve mal derdinde olduğu bu kederli günlerimizde kültür mirasımızın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmak ve onunla birlikte yeniden yapılanmanın geleceğimiz için yaşamsal bir önem taşıdığını vurgulamak kolay değil. Bunu gündemin başına alabilmek, bunu cesaretle söylemek gerçekten zor bir görevdir. Ama Tarihi Kentler Birliği tam da bu amaçla kuruldu. Böyle günlerde bir ülkenin kimliğini var eden, geçmişini ve tarihini oluşturan, geleceğe ışık tutan mirası nasıl koruyacağımızı, afet anında ne yapacağımızı bilmek zorundayız. İşte bu nedenle İstanbul Buluşmasında bu konuya bir giriş yaptık ve TKB’nin 11 deprem kentinde topyekûn “mirasla birlikte yeniden yapılanma” anlamında neler yapılması gerektiğinin, bir eylem planı şeklinde hazırlanması kararını aldık.

Çok değerli, uzun süreçlerle Sayın Faruk Göksu önderliğinde bu çalışma tamamlandı. Biliyoruz ki TKB 23 yıllık hayatında edindiği büyük tecrübeyi bu sürecin içine katmazsa yapacağımız kentler eksik kalacaktır. Ruhunu, kimliğini kaybedecektir çünkü bu telaş ve hız içinde yapmaya çalıştığımız kentlerimizin birbirine benzeme tehlikesi vardır.

Göksu’nun hazırladığı raporda dünya genelinde, tarih boyunca yaşanan depremlerde diğer ulusların ne yaptığı geniş çaplı örnekler ışığında incelendi, siz okurlara sunuldu. Bu bölgenin belediye başkanları, insanları ve kentleri olarak tarihe geçiyoruz. Bizler de bu tarihin aktörleriyiz. Peki, tarihe nasıl geçeceğiz? Bizi nasıl yazacaklar? Bunun ağır sorumluluğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. TKB’nin sorumluluğu, tarihi kentlerin en önemli kimliği olan kültürel mirasımızı da bırakmadan, onunla birlikte yeniden şehirlerimizi inşa etmek ve gelecek kuşaklara armağan etmek olmalıdır. Sorumluluğunu yerine getirmiş bir kuşak olarak tarihe geçmek istiyoruz. Bugüne kadar yaptığınız değerli çabaları dikkate alarak hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Hayrettin Güngör

TKB ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı

“TKB’nin kuruluşunun 23’üncü yılında, elde ettiğimiz deneyimin yaygınlaştırılması ve yeni açılımlar yaratılması amacıyla iki önemli çalışma yaptık”

Şehrimizin hafızası, yaşayan kültür hazinemiz olan tarihi ve kültürel varlıklarımızla ilgilendik. Deprem bölgesinde yer alan 8 bin 444 tarihi yapıdan 169’u yıkıldı. Bunların 535’i ağır hasarlı, 390’ı orta hasarlı, 721’i ise az hasarlı olarak tespit edildi ve kayıtlara işledi. Bu oran bölgedeki 15 şehrimizin toplam kültürel mirasının, yaklaşık dörtte birinin hasarlı olduğu anlamına gelir.

TKB’nin kuruluşunun 23’üncü yılında, miras yönetimi konusunda uzun yıllardır ortaya koyduğumuz çabanın sonuncunda elde ettiğimiz deneyimin yaygınlaştırılması ve yeni açılımlar yaratılması amacıyla iki önemli çalışma yaptık. Birincisi, Fırat 2023 Vizyon ve Eylem Planı. İkincisi, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında deprem bölgesinin yeniden yapılanması ve kalkınması için hazırladığımız TKB’nin yeni yol haritası, ki bugün A. Faruk Göksu’dan detaylarını dinleyeceksiniz.

Deprem sonrasındaki yıkım çalışmalarında en büyük şikâyet çevre kirliliği oldu; yapıların özensiz yıkıldığı konusunda şikayetler aldık ama valilik sıkı denetim yapıyor. Biz de bu konuda kendilerine katkı sağlıyoruz. Kahramanmaraş’ta 110 bin konut yapılıyor; 80 bin çalışmamız, 30 bin köy evimiz var. Bunlar içinde 40 bin tanesi bitme aşamasına geldi. Ekim ayı sonunda da teslimatlar başlayacak.

Geniş kapsamlı mikro bölgeleme çalışmaları yapıldı. Buna bağlı olarak da şehir merkezi için tasarım yapıldı. Yıkımın en fazla yaşandığı yer Merkez, içinde belediye binamız da bulunuyor. Burada binalar ortalama 18 kat civarındaydı. Ebrar Sitelerinin olduğu yer depremin de en sembol mekânlarından biri. Burada 5 bine yakın kaybımız oldu. Bu anlamda çok detaylı bir çalışma yapıldı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız bir şehir tasarım projesi hazırladı, uygulamaları da başlıyor. İmarı serbest bırakmamak için kısıtlamalar getirdik. Bazı bölgelerimizde yapıları beş katla sınırlandırdık. Geçici çarşılarımız çok iş gördü çünkü esnafımıza umut oldu. Büyükşehir belediyesi bünyesinde Ticaret ve Sanayi Dönüşüm Ofisi oluşturduk. O bölgede oluşturduğumuz geçici iş yerlerimizi de kura çekerek hizmete sunuyoruz. Bir buçuk milyar dolarlık ihracatımızdan bahsetmiştik. Şu an bin 210 iş yeri planlandı. 373 iş yerinde ihaleye çıkıldı. Kahramanmaraş gerçekten önemli bir alan. 20 bine yakın da bir istihdamı var.

Kahramanmaraş’ın en önemli sektörlerinden biri kuyumculuk ve takı tasarımcılığı. Bu alanda Türkiye’de birinci durumdayız; İstanbul’a birinci gözüyle bakılıyor ama nüfusla kıyasladığınızda Kahramanmaraş ilk sıradadır. Kuyumcuların toplandığı alanı yeni yapmıştık ama depremden etkilendi, şu an güçlendirme çalışmaları devam ediyor.

İki askerî alanımız var şehir içinde. Bunların da protokollerini imzaladık, şehir dışına taşıyacağız. Organize Sanayi Bölgesi de çalışmaların yapıldığı alanlardan biri. Ulu Cami bizim için son derece önemli. Çok sembol bir mekân çünkü burada bizim geçmişimiz, hikâyemiz var. Akhisar Genel Müdürlüğümüzün desteğiyle restorasyon çalışmaları başladı, devam ediyor. Kapalı Çarşı yine bizim için son derece önemli. Burada bir cephe iyileştirmesi yapmıştık. İçinde zaten restorasyon da vardı, depremde hasar gördü.

Konaklarımız vardı restore ettiğimiz. Onlar da depremde hasar gördü. Yeniden onarım çalışmalarına başladık. Aslan Bey’in anısına yakışır bir şekilde, onun yaşadığı evi restore ettik ve bitirdik. Hasan Kocabaş Konağı yıkıldı, restorasyona başlamıştık.

Konuşmamın biraz uzun olduğunun farkındayım ama sizleri görmüşken tüm bu bilgileri paylaşmak istedim. Destekleriniz için şehirlerinize teşekkürlerimi götürün.

Ali Faruk Göksu

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Kentsel Strateji Kurucu Ortağı

“Bu depremleri kent isimleriyle, şiddetiyle değil; yarattığı etkiyi dikkate alarak farklı söylemlerle dile getirmeliyiz”

Tarihi Kentler Birliğinin Haziran ayında gerçekleşen İstanbul Buluşmasında bir karar alındı. TKB Genel Sekreteri Sezer Cihan; bir eylem hazırlayalım diyerek deprem coğrafyasında bizim yaşadığımız deneyimleri de içeren birtakım çalışmalar başlattı. Bunlardan bir tanesi Mirasla Birlikte Yapılanma Eylem Planı.

Bu depremleri kent isimleriyle, şiddetiyle değil; yarattığı etkiyi dikkate alarak farklı söylemlerle dile getirmemiz lazım. Bu deprem farklılıklar coğrafyasında, sular coğrafyasında oldu ve tarihi mirasımızın %26’sı yıkıldı. Şu anda 2,6 milyon kişi konteyner kentlerde yaşıyor. Yaklaşık üç buçuk, dört milyon kişi göç etti. Bunların ne kadarı, yani gidenlerin ne kadarı geri gelecek?

Toplam yapı stokunun %12’si yıkıldı. Yıkık ve orta hasarlı olarak baktığımızda bu rakamın %15’e çıktığını görüyoruz. Az hasarlılara baktığımızda bunlar da bir etki, bunlar da bir maliyet. Yaklaşık %28’e çıktığını görüyoruz. Neredeyse yerleşmelerimizdeki yapı stokunun yarısı bir doğal afetten etkilendi.

Kentleşme politikalarımızı, planlama yaklaşımlarınızı, iş yapma ve davranış biçimlerimizi de yeniden sorgulamamız gerekiyor. Bu yapılaşmaların çoğu 60-70 yıl içinde yapıldı. Bu rakamların yarattığı etkinin; yani ekonomik ve sosyal boyutlarıyla ele aldığımızda tepkinin çarpan etkisinin ne kadar büyük olduğunu görüyoruz.

8 yüz 50 bin adet konut yapılacak, ticari birimlerle birlikte. Maliyeti 150 milyar dolar. Bunu yapacak gücümüz var mı? Var. Ama temel felsefe şu; daha iyisini inşa etmek zorundayız. Çok geniş kapsamlı bir araştırma yaptık, bu deneyimlerden hareketle biz de kendi yol haritamızı nasıl hazırlarız diye yola çıktık. Bu konuda hazırlanan nitelikli raporları incelediğinizde, ilk hazırlanan şey bir çerçevedir. Birinci konu iyileştirme konusu. İkincisi yapılanma ya da yapılaşma. Burada Tarihi Kentler Birliğine düşen görev, kültürü birleştirici bir güç olarak bu işin odağına koyabiliyor muyuz sorusunu sormak. Eğer bunu yaparsak o zaman bu ruh dediğimiz, kimlik dediğimiz şeyleri yeniden görürüz. Ama dünya örnekleri şunu söylüyor; İtalya’da büyük bir deprem oldu. Çok güzel restorasyonlar yaptılar ama o kentin ruhu gelmedi çünkü insanların çoğunun gittiğini söylediler. Yani biz eğer gidenleri geri getirecek stratejiler, uygulamalar yaparsak bu ruhu yeniden yakalayabiliriz.

10 tane temel ilke belirledik, değerlendirdik. Birincisi keşif, bilimleri yeniden keşfedeceğiz ve bildiklerimizi sorgulayacağız. İkincisi kimliğinizi yeniden tasarlayacağız. Bu tasarımda tabii ki mirasın en önemli dinamik olduğunu bilmemiz lazım. Üçüncüsü kurtarma ve koruma çalışmaları. Dördüncüsü, katılım. Müthiş bir dayanışma olduğunu herkes anlattı. Bu dayanışma kültürünü, geleneklerimizde olan imece kültürünü yeniden keşfederek “biz bu şehirleri yeniden nasıl yaratırız” diye sormamız lazım. Beşinci ilke koordinasyon; tabii ki kamu-sivil işbirliği içinde. Beşincisi kolektif bellek. Ruhu bununla yaratabilirsiniz. Yedincisi kaynak. Kaynaklara nasıl erişeceğiz? Kamuoyunun desteğini almak çok önemli. İlk üç ayda ulusal ve uluslararası kamuoyunun desteğini alması Türkiye için büyük bir başarıydı. Bunu nasıl ortak şekilde harekete geçireceğiz? Nasıl sürdürülebilir hâle getireceğiz? Dokuzuncusu, kılavuz. Hızla ve her alanda rehberlerin hazırlanması lazım. Kentsel tasarım rehberlerinden tutun da yaşam rehberlerine, etki rehberlerine kadar bu kılavuzların hızla hazırlanması gerekiyor. Son olarak da kampanyalar; temalarla her yıl belli dönemlerde kampanyalar yaratmak gerekiyor.

Beş temel strateji var. Birincisi, birlikte hareket etmek zorundayız. İkinci strateji, kültürü yaşatmak. Somut ve soyut mirası, bir şekilde geleneklerimizi, âdetlerimizi, örflerimizi yeniden nasıl yaratacağız? Bunun üzerinde çalışmalar yapılması lazım. Üçüncüsü üretimi canlandırmak, belediyeler bunları yaptı, Başkan’ımız anlattı. Çarşıların yeniden kurulması, geçici çarşıların yapılması, ekonominin, yerel ekonominin canlandırılması. Dördüncüsü de yerleşim senaryoları ve son olarak yeni ile mevcut yerleşmelerin entegrasyonu.

Gelelim eylemlere. Bunlardan bir tanesi kültürel mirası kurtarma. İkincisi toplumsal hafızayı güçlendirmemiz lazım; yani yaşamsal bir travma yaşıyoruz, bu yaşamsal travmayı atlatmamız için toplumsal hafızayı güçlendireceğiz. Üçüncüsü, mekânsal yapılanmayı kurgulayacağız. Ekonomik güçlenmeyi destekleyeceğiz. Çok kişi işsiz kaldı, onları nasıl destekleyeceğiz? Beşinci konu da sosyal etkileşimi nasıl artıracağız?

Bu konuda örnek olarak hazırladığımız 10 tane projeyi hızla geçeceğim; hepsini gençlerle hazırladık. Bu örneklerden hareketle her belediyenin bir şekilde kendi kentinde farklılık yaratan projeler üretmesi lazım:

Birincisi dijital miras. Maraş’ta bir müze kurulacağını biliyorum. Antakya’da da bir müze kurulacak ama artık değişim çağdayız. Yeni nesli de işin içine katarak dijitalleşmeyi ön plana alabilir miyiz? Yani dijital miras müzesi kurabilir miyiz? İkinci şey sofrada sanat; sanat, dünya örneklerini incelediğimizde çok önemli bir dayanışma aracı. Üçüncüsü, mirası korumak. Kurtarmak kolay değil; zanaatçıları ve ustaları çıraklarla, yeni nesille buluşturarak hızla atölyelerin kurulması lazım. Zaten yıllardır TKB ve ÇEKÜL Vakfı bu tür atölyeleri kurdu. Dördüncüsü, yaşayan çarşı. Geleneksel çarşılarımızın yıkıldığını biliyoruz, bunlar yeniden kurulacak. Farklı canlandırma koridorları, farklı alanlarda çarşılar yaratılacak. Bütün bunların da bir sistem içinde yapılması gerekiyor; özellikle dijital ortamda kurgulanmasında yarar var. Miras rotaları önemli. Bizim turizmi belki kentsel alanlardan kırsal alanlara taşımamız gerekiyor birkaç yıl için çünkü tarımı dikkate alarak, kırsal miras değerlerini dikkate alarak turistleri buraya nasıl çekeceğimize ilişkin yeni rotalar tasarlamamız lazım. Etkileşim mekânları önemli çünkü yapılanma sürecinde özellikle gençleri bu işin içine katabileceğimiz farklı mekânlar tasarlamamız gerekiyor. Bir diğer eylem olarak açık çağrılar yapmamız lazım; programlar var, fonlar var ama bu fonlara ulaşmak için eğitim programları, kapasite artırma programları gerçekleştirmemiz lazım. Dokuzuncu şey etki rehberleri. Mekânı ve yaşamı etkileyen bu doğal afetlerin sonucunda ortaya çıkan etkileri hesaplamamız lazım. Özellikle uluslararası fon başvurularında sosyal etki, kültürel etki, çevresel etki raporları isteniyor. Bizim de bu raporları hatırlatmamız gerekiyor. Tabii ki, yeniden yapılandırılan mirasın önemini de öyle. %26 oranında miras değerlerimizi yitirsek de…

TKB merkezi yönetimle, bölge üniversiteleriyle, yerel yönetimlerle, sivil örgütlerle bir platform oluşturabilir. Bu platform eylem planındaki öncelikleri dikkate alarak bazı program ve projeleri uygulamaya başlayabilir. Bunun için Tarihi Kentler Birliğinin zaten proje yarışmaları var. Belki bunlar başka yöne çevrilebilir. Ortak hareket etmemiz lazım. Kahramanmaraş’ın kendi idare sınırlarındaki başarı örgüleri çok değerli ama yeterli değil. Bunu Adıyaman’la paylaşırsa etkin bir güç olur. Ortak hareket etmezsek ortak fonlara ulaşamıyoruz.

Bu ay çok önemli, bu yıl çok önemli. İkinci yüzyıla giriyoruz. Doğa bize bir mesaj verdi; biraz daha akıllı olun, daha bilimsel çalışın dedi. Değerlerimiz de dâhil, gelecek yüzyıl akımını yeniden tasarlayın dedi. Şimdi ikinci yüzyıla giriyoruz. İkinci yüzyıla hazırlık için yeni akımları, yerleşimlerimizi nasıl tasarlayacağız? Nasıl planlayacağız? Bizim bunları tartışmamız gerekiyor. İkinci konu ise hep konuştuğumuz şey; havza boyutunda düşünmek. Doğa şu mesajı verdi; Antakya’da Amik Ovasından Kahramanmaraş’a kadar giden 350 kilometrelik akstaki bölgeyi birlikte ele alın. İdari sınırları içinde değil, havza boyutunda nasıl düşüneceğiz? Havza boyutunda bölge planlarını nasıl hazırlayacağız? Daha iyisini inşa etmeliyiz. Eylem planında bunlar var. Son olarak da Tarihi Kentler Birliği deneyimlerinden yararlanmalıyız.