Yaratıcı Endüstriler Kent Dokusunu Nasıl Etkiler?
Bu sorunun yanıtını güzel bir örnek eşliğinde Yerel Kimlik dergisinin 70’inci sayısında okuyabilirsiniz. İsviçre’nin La Chaux-de-Fond kentinde 18. yüzyıldan bu yana saat endüstrisinde tasarımdan üretime tüm üretim zinciri yürütülüyor. Bu özelliğiyle 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren kentte, sadece kısıtlı bir bölgenin değil, bütün kent planının bir sektörle beraber var olma hali miras değeri taşıyor. Yaratıcı kültür endüstrileri ve kent dokusunun buna bağlı olarak nasıl şekillendiğini Ceyda Bakbaşa Bosson’un kaleminden okuyabilirsiniz.
Türkiye coğrafyasında suyun izini sürmeye devam ediyoruz. Suyun şekillendirdiği kültür havzalarına daha yakından bakmaya çalışacağız: Akseki-İbradı Havzası bunlardan biri. Tarım alanları ve üretim İmkânlarının oldukça kısıtlı olduğu coğrafyada, doğal yaşam ve yaban hayatı çok zengin. Havza, bu nedenle yangından öncelikle korunması gereken bölgelerden biri. Ahmet Onur Altun yazısında, havzayı tehdit eden konulara değindi.
Kastamonu’nun konaklarını artık bilmeyen yoktur. Bu kadar yoğun sivil mimarlık örneğinin olduğu kent, peki nasıl korundu? Sadece merkezinde 700’den fazla konak bulunan kentin Taşköprü, Daday, Araç gibi ilçe ve köyleri de en az merkezi kadar yoğun bir mirasa sahip. Nuray Yücel, Prof. Dr. Metin Sözen ile başlayan bu koruma mücadelesine odaklanıyor.
Atıl bir yapıyken, kentin en hareketli çekim merkezlerinden biri haline gelen Gaziantep Adliye ve Hükümet Konağı, ülkedeki en iyi işlevlendirme modellerinden biri. Yazısına yapının tarihçesi ve restorasyon sürecini anlatarak başlayan Ayşen Kılıç Özarslantürk, kütüphaneyi öne çıkarıyor; böylesine önem kazanan bir merkezde, bilim insanları ve uluslararası işbirlikleriyle hazırlanan “Herkes İçin Kütüphane” projesine odaklanmamızı istiyor.
Kahramanmaraş dosyası ve Anadolu’dan haberlerle Yerel Kimlik okumanızı bekliyor.
Kapak fotoğrafı: Kahramanmaraş / Y. Metin Keskin