Tarihi Kentler Birliğine üye belediyeler, 3-4 Aralık tarihlerinde Kastamonu Bölge Toplantısında biraraya geldi. Kastamonu Belediye Başkanı R. Galip Vidinlioğlu, TKB Genel Sekreteri Sezer Cihan,  TKB Danışma Kurulu Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı Mithat Kırayoğlu ile Kastamonu Valisi Avni Çakır’ın açılış konuşmalarıyla 3 Aralık’ta başlayan program, 4 Aralık’ta panel ve inceleme gezisiyle devam etti.

Kastamonu Bölge Toplantısı, TKB’nin pandemi koşulları nedeniyle 2021 yılı içinde düzenlediği ilk bölge toplantısı oldu. Program kapsamında Hüma Hatun Konağı, Cumhuriyet Meydanı ve çevresi, Nasrullah Cami ve Meydanı, Münire Medresesi, Hanlar Bölgesi, Bakırcılar Çarşısı ve Yakupağa Cami ve Külliyesi, 2. Etap Sokak Sağlıklaştırma Alanı, Şeyhoğlu ve Atabey Konakları, Kastamonu Kalesi, Sanat Okulu Caddesi ile 3. Etap Sokak Sağlıklaştırması yerinde incelendi. Korumanın öncü kentlerinden Kastamonu’da doğal, kültürel mirasa vurgu yapıldı

Açılış Konuşmaları

Galip Vidinlioğlu – Kastamonu Belediye Başkanı

Tarihi Kentler Birliği, Metin Sözen Hoca’mın önderliğinde, geleneğimizi ve geçmişimizi geleceğe aktarma yönünde çok ciddi irade gösteren bir kurum. Varlıkları daim olsun. Kastamonu birkaç kelimeyle anlatılacak bir kent değil. Kastamonu binlerce yıl öncesine dayanan geçmişi, doğal güzellikleri, inanç turizmi, yemek kültürü ile pek çok açıdan özel bir kent. Bu değerlerini geleceğe taşıma noktasında önce zorlukları hatırlamak lazım. 1980’li yıllarla birlikte yoğun olarak yaşanan köyden kente göç hareketinin getirdiği birçok sosyal, ekonomik ve elbette kültürel problemler söz konusu oldu. Buna, günümüzün yaşam koşulları, sosyal hayatta görülen değişimler de eklenince, sözgelimi yemek kültürümüz tehlikeye girdi. Kültürel sorunları aşmak için Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ile işbirliği halinde çalışmalar yürütüyoruz. Hemen her boyun temsiliyetinin olduğu bir kentte, kültürü değerlerini öne çıkarmak gerekiyor. Öte yandan Kastamonu, Sivas’tan sonra en fazla köy sayısına sahip kent. Yaşlı nüfus, köylerde kaldı. Bu noktada da ayrıca çalışılması bir zorunluluktur. Genç ve yaşlı kuşakları özellikle andım; geçmiş ve geleceği konuşurken, kültürel değerler ve yaşamın dinamiklerini anlatırken insana vurgu yapmak, özellikle önemli. Dileriz, pandemili günler geride kalır ve çalışmalarımız hızla devam eder.

Sezer Cihan –  TKB ve Gaziantep Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreteri

Kastamonu birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, pek çok kültür öğesini bünyesinde bulunduran bir kent. Mesele bize emanet edilmiş bu kültürü geleceğe taşımak. Kastamonu, Tarihi Kentler Birliğinin kuruluşunda etkin rol oynadı; TKB, 2000’de Kastamonu’da düzenlediğimiz toplantının ardından alınan kararla, bu toplantıdan kısa süre sonra Bursa’da kuruldu. Üyeliğin gönüllülük esasına dayalı olduğu TKB, koruma bilincine sahip olan ve geleceğe yönelik heves taşıyan kentlerde ÇEKÜL Vakfı ile birlikte çalışmalar yürütüyor. Bunu özellikle söylemek istedim çünkü kuruluşunu 2000 yılında yaptığımız TKB, pandeminin getirdiği engellere rağmen kimlikli kent bilincine sahip kentlerde yürütülecek tüm çalışmalara ev sahipliği yapmayı sürdürdü. Bizi ağırladıkları için Sayın Vali ve Belediye Başkanımıza çok teşekkürler.

Mithat Kırayoğlu – TKB Danışma Kurulu Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı

ÇEKÜL Vakfı olarak çok uzun zamandır severek geldiğimiz ve her gelişte sanki ilk defa geliyormuş gibi heyecanlandığımız bir kent. Neden böyle? Çünkü Türkiye’nin en güzel dağları burada, o dağlardan kopup gelerek Karadeniz ile buluşan en güzel akarsular burada. Türkiye’nin en güzel ormanları Kastamonu’da. Doğanın bu kadar cömert davrandığı bu kentte insanlar da boş durmamış. Doğayla işbirliği nerede olursa, orada uygarlık izi kalır. İşte bu bereketle zenginleşen Kastamonulular sivil mimarimizin en güzel örneklerini burada vermişler. Muhteşem ahşap konaklar, muhteşem bir doku, anıtsal eserler. ÇEKÜL Vakfının sloganı şöyledir: “Doğa ve Kültürle Varız!” Kastamonu, doğa ve kültür denince akla ilk gelen yerimiz. O nedenle Kastamonu’yu çok seviyoruz ve Kastamonu’da çok sayıda proje yaptık. Her biri iz bıraktı. Çalışmalar Vali Enis Yeter’in görev süresince müthiş bir ivme kazandı; ardından gelen bütün valilerimiz, bütün belediye başkanlarımız bu emaneti ileriye taşıdı. Sevgili Metin Sözen Hoca’mın gönlü buradadır, özellikle Sayın Vali ve Belediye Başkanımıza sevgi dolu selamlarını iletti. Burada yaptığımız projelerle ilgili bilgileri yarınki panele ve ondan sonraki tartışmalara saklıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Avni Çakır – Kastamonu Valisi

Tarihi Kentler Birliği Kastamonu Bölge Toplantısı kentimiz açısından bizi son derece heyecanlandıran, keyiflendiren bir toplantı. Kastamonu, Sayın Başkanımız ifade etti, gerçekten kelimelerle anlatılamayacak bir şehir. Kelimeler yetmez diyoruz ama kelimelerle anlatmaya çalışacak olursak; tabiat kenti, ahşap kenti, konaklar kenti, kültür kenti, evliyalar kenti, huzur kenti, yeşil kent ve Türkiye’nin en temiz kenti olarak tarif ediyoruz. Antik Çağda Paflagonya sınırları içinde kalan kentimiz Kaşgar, Firig, Kimer, Lidya, Pers, Makedon, Pontus, Roma ve Bizans medeniyetlerine dâhil olmuştur. Şehrin Türk kültür ve medeniyetine ev sahipliği 1213 yılında Anadolu Selçuklu kumandanı Hüsamettin Çoban Bey tarafından şehrin kesin olarak fethi ile başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetiyle birlikte, Kastamonu’dan pek çok bilim, sanat ve devlet adamı yetişmiş, kent eşsiz sanat ve vakıf eserleriyle donatılmıştır. Kastamonu tarihi ve kültürel dokusunu Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte de korumayı sürdürmüştür. Türk tarihinin, Türk kültürünün ayırt edici özelliklerini içinde barındıran bu kentimiz, belki Türkiye’nin orta halli sıradan bir kenti gözükmekle beraber, yerleşim yeri anlamında Trabzon ile birlikte Türkiye’nin en geniş coğrafyasına, en geniş yerleşim alanına sahiptir. Bu yerleşim sahasındaki genişlik, sahip olduğumuz zenginlik ve kültürü arttırıcı bir etkendir. Kentimiz dört bir yanından adeta açık hava müzesi görünümündedir. Sadece kent merkezinde bulunan 564 adet taşınmaz kültür varlığından 400’ünün yaşları 1 asrı aşmaktadır. Kastamonu aynı zamanda yardımlaşma ve dayanışma duygusunu ortaya çıkaran, Türk İslam medeniyetinin izdüşümünü gösteren vakıf eserleriyle donatılmış bir kenttir. Kentimizde 185 adet tescilli vakıf eseri mevcut olup, bunların büyük bir çoğunluğu Vakıflar Genel Müdürlüğümüz tarafından özellikle 2005 yılından sonra yapılan çalışmalarla ayağa kaldırılmıştır. Değerli konuklarımız, böylesine güzel ve kadim bir kenti anlatmak büyük bir keyif ve gurur kaynağı. Sizleri kentimizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.

PANEL: Pandemi Sürecinde Kültürel Miras ve Korumada Süreklilik

TKB Danışma Kurulu Üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı Mithat Kırayoğlu’nun yönetiminde düzenlenen panel kapsamında ÇEKÜL Vakfı Anadolu Araştırmaları Koordinatörü Ahmet Onur Altun, ÇEKÜL Vakfı Kastamonu Temsilcisi Nuray Yücel ve Kastamonu Belediye Başkanı R. Galip Vidinlioğlu’nun yaptığı sunumların ardından Mithat Kırayoğlu da Kastamonu’ya genel bir bakışla koruma çalışmalarını ele aldı. Sunumları, bir çalıştay havasında geçen soru–cevap bölümü takip etti. TKB Genel Sekreteri Sezer Cihan’ın değerlendirme konuşmasıyla son buldu.

Pandemi’nin Kültürel Miras ve Koruma Üzerine Etkileri

Ahmet Onur Altun – ÇEKÜL Vakfı Anadolu Araştırmaları Koordinatörü, Şehir Plancısı

Ülkemizde koruma alanındaki çalışmaların geliştirilmesi vizyonunu sürdüren TKB, dünyada yaşanan pandemi sürecinin ülkemizdeki koruma politikalarına olan etkisini daha iyi analiz etmek ve gelecekte bu kapsamda daha somut adımlar atabilmek amacıyla bir araştırmayı yürüttü: “Pandeminin Kültürel Miras ve Koruma Üzerine Etkileri”. Araştırma kapsamında Edremit Körfezi, Muğla, Bursa ve Kemaliye’de saha çalışmaları ve görüşmeler gerçekleştirildi. Yerel yönetimlere bağlı müzelere yönelik anket yapıldı. Dünyadan örneklerle Türkiye’deki durum arasında karşılaştırmalar yapıldı. Her başlık altında eylem önerileri geliştirildi. Çalışmanın çıktıları 4 başlık altında değerlendirildi:

  1. Kültürel Mirasın Korunmasına Yönelik Çalışmalar
  2. Pandemi ve Turizm
  3. Pandemi Döneminde Müzeler
  4. Pandemi ve Kırsal Miras

Sunuşta görüşmeler ve anketler sonucunda her bir başlık altında tespit edilen etkiler dinleyicilere aktarıldı.

2019 yılında yürütülen Kırsal Mirasın İzinde araştırma projesinde ele alınan alanları da kapsayan çalışmada sonuç olarak pandeminin koruma çalışmalarına farklı alanlarda farklı etkileri olduğu tespit edildi. Pandemi pek çok alanda hâlihazırda var olan dinamikleri daha hızlı bir şekilde derinleştirdi. Yerel değerleriyle öne çıkan alanların pandemi sürecinden daha az etkilendiği görüldü. Bu çalışma sonucunda elde edilen verilere dayanarak önümüzdeki süreçte koruma alanlarını ve koruma politikalarımızı yeniden değerlendirme şansı bulacağız. Ayrıntılı araştırma raporu ve saha çalışmaları yıl sonunda yayınlanacak.

Kastamonu’da Koruma Çalışmalarının Başlangıcı ve Sürekliliği

Nuray Yücel – ÇEKÜL Vakfı Kastamonu Temsilcisi, Y. Mimar

Bölgede yüzyıllar boyunca idari anlamda ön planda olduğu kadar, kimlikli kentleşmesiyle de önder konumdaki Kastamonu; anıtsal yapı örnekleri, hanları hamamları, meydanları, kalesi, çarşıları ve sivil mimari örnekleriyle tarihi süreçte kimliğine dair son şeklini aldı. Candaroğlu Beyliği döneminde İsmail Bey Külliyesi ile bilimi; Kurşunlu Han ile ticareti; kasaba köyü Mahmutbey Camisi ile sanatı; Yılanlı Darüşşifası ile sağlığı kentsel bir öge olarak bünyesinde taşıyan Kastamonu, bugünkü görünümünü yaklaşık 16 ve 17. yüzyıllarda sürdürülen imar faaliyetleri ile kazanmış. Kentin uzun bir birikimin sonunda kazandığı kimliği, Cumhuriyet Döneminde Mimar Vedat ve Mimar Kemalettin gibi ustaların imzasıyla birlikte, geleneksel ve çağdaş bir ifadeyi aynı anda kazandı. Kastamonu’da sadece kent merkezinde yer alan 550’ye yakın taşınmaz kültür varlığından 400’e yakını 150 yıllık sivil mimarlık örneklerinden oluşuyor. Sivil mimaride göze çarpan en önemli özellikse, yapı tekniği ve tasarımdaki zengin çeşitliliktir.

Kastamonu kimlikli kent kültürünü sadece mimaride değil, hayatın tüm kesitlerinde yaşayarak günümüze taşımış bir kent. Kısaca değindiğim bütün bu noktalar ÇEKÜL tarafından dikkate alınarak, Kastamonu’nun kimlikli tarihsel karakterini tümüyle koruma ve geleceğe taşıma çalışmalarına temel oluşturdu; ÇEKÜL, kenti kentte yaşayanlarla birlikte korumanın ilk adımlarını attı. Metin Sözen önderliğinde bilim, sanat, edebiyat, medya temsilcileri ile akademisyenler Kastamonu’ya geldiler, birikim ve heyecanlarını paylaştılar. ‘90’lı yılların ikinci yarısına tarihlenen bu dönemde Kastamonu Prof. Dr. Metin Sözen öncülüğünde, Tarihi Kentler Birliğinin temeli olan toplantı ve sempozyumlara ev sahipliği yaptı. Aynı dönemde Mimar Vedat Tek Anı Sanat ve Restorasyon Merkezi kuruldu. Kent Tarihi Müzesi ile müzecilik kavramı yeniden gün yüzüne çıkartıldı. Müze Kent Tarihi Dokümantasyon Merkezi işlevini de üstlendi. Uçurtma Şenlikleri, Dünya Günü etkinlikleri, Kentler Çocuklarındır eğitimleri gibi proje ve etkinliklerle, koruma çalışmaları tüm kente yayıldı. ÇEKÜL Vakfının 7 Bölge 7 Kent Projesi ile bu çalışmalar bambaşka bir boyut kazandı. 2000 yılında Kastamonu’da yapılan Tarihi ve Kültürel Değerlerin Korunmasında Yerel Yönetimlerin Rolü ve Sorumluluğu Sempozyumu ile çalışmalar hızlandırıldı. Görüldüğü üzere, Kastamonu’da koruma çalışmaları, ilk gününden itibaren bu işlere gönül verenlerin emekleriyle sürdürüldü. Son olarak şunu söylemek isterim: Kastamonu’yu korumak, kültür değerlerini korumak anlamına geliyor.

Kastamonu’da Yürütülen Koruma Çalışmaları

R. Galip Vidinlioğlu –  Kastamonu Belediye Başkanı

Yerleşim tarihi Paleolitik Döneme uzanan Kastamonu, Antik Çağda dini açıdan da önemli bir kent. 200’e yakın arkeolojik, tarihi ve doğal kentsel sit alanı; 1200’ü aşkın sivil mimarlık örneği; anıt, abide, mezarlık, dini ve kültürel yapılar ile endüstriyel ve ticari yapıları da dâhil olmak üzere 2000’in üzerinde taşınmaz kültür varlığı bulunan Kastamonu, kültürü pek çok çeşitli başlıkta gündeminde tutuyor. KASMEK (Kastamonu Merkezi Eğitim Kurs Merkezi) bünyesinde Türkiye’nin ilk kadın marangozhanesini açtığımız ve Kastamonu’nun tarihsel değerlerinden biri olan taş baskı kalıplarını ürettiğimiz; ahşap oymacılık ve restorasyon kursunu hayata geçirdiğimiz kentimizdeki çalışmaları kısaca sıralamak isterim: Kastamonu Kalesi restorasyonu, Bakırcılar Çarşısı Cephe İyileştirme ve Kentsel Tasarım Projesi tamamlandı; sokak sağlıklaştırma çalışmaları bir bölümü uygulanmış ve tamamlanmış olmak üzere devam ediyor. Konakların restorasyon ve işlevlendirme projelerini de bu noktada örneklemek isterim. Hüma Hatun Konağı, Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezi; Aktekke Konağı, Belediye Ek Hizmet Binası; Osmanlı Sarayı, İl Halk Kütüphanesi; Atabey Konağı, Kastamonu Sanat İşleyen Kadınlar Kooperatifi olarak kullanılan konaklardır. Restorasyonu tamamlanarak işlevlendirilmiş konaklarımızın sayısı, burada andıklarımdan daha fazla elbette. Önümüzdeki süreçte tarihi çeşmelerin onarımı, türbelerin çevre düzenlemesi, cami bakım ve onarım çalışmaları gündemimizde. Kale Çevresi Kentsel Dönüşüm Çalışması ise 32’si tescilli 250 binanın bulunduğu sokaklarıyla büyük bir proje olarak programımızda. Türkiye’nin ilk gastronomi merkezinin bulunduğu Acem Hanı Gastronomi Merkezi, bizi UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı hedefimize yaklaştıracak diye düşünüyoruz. Kastamonu’nun tarihi dokusunu bütünüyle açığa çıkarmayı amaçladığımız çalışmalarımızdan verdiğim bu örnekler, birarada yürüyen projeleri görebilmemiz açısından önemlidir.

Yolumuzu Aydınlatan Bir Manifesto: Kastamonu Bildirgesi

Mithat Kırayoğlu – TKB Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı

ÇEKÜL Vakfı 1990 yılında kurulduğunda doğa ve çevre projeleriyle başladı eylemine. Daha sonra en çok kentlerde proje yaptık. Bu projelerden en önemlisi, Kendini Koruyan Kentler Projesidir. Kentleri korumaya kalktığınızda, Anadolu bir kültür coğrafyası olduğuna göre, tüm kentleri korumanız gerekir; tüm kentler korumaya değerdir. Ancak biz tarihi kimliğinin farkında olan ve kendini korumaya niyetli kentlerde çalıştık. Kastamonu da bu kentlerden biridir. ‘90’lı yılların başından itibaren buraya gelmeye başladık ve burada yerel kahramanlar bulduk. ÇEKÜL Vakfı her zaman yerelde, kentini seven gönüllülerle çalışmayı tercih etmiştir.

1999 yılına geldiğimizde bütün kurumlar, gelmekte olan yeni yüzyılı özel projelerle karşılamak konusunda bir çaba gösterdi. ÇEKÜL Vakfının o zamanki projesi, 7 Bölge 7 Kent Projesiydi. Türkiye’de 7 coğrafi bölge vardır; bu 7 bölge aynı zamanda 7 ayrı kültür bölgesidir. Bu bölgelerin her birinden kültür kenti seçtik. İsimlerini söylediğimde fark edeceksiniz ki, bunlar herkesin aklına hemen gelecek büyük kentler değil; kimlikli, tarihini korumuş olan, özgünlüğünü muhafaza eden kentlerdir: Kemaliye, Midyat, Talas, Birgi, Mudanya, Akseki ve Kastamonu. Kastamonu’yu niye seçtik? Hem geçmişte hem de gelecekte doğal zenginlikleri ve kültürel varlıklarıyla önde olan kentlerde çalışıyoruz. Ve Kastamonu tam da bu tanıma uyuyor. Dağları, akarsuları, ormanları içinde kültürel mirasıyla bir kültür kenti olmak için eksiksiz bir kent.

2000’e girerken çok önemli bir şey oldu Kastamonu’da; bu kente yüreğiyle bakan bir vali geldi: Enis Yeter. Gözden düşmüş, harap durumdaki ahşap konakları gönül gözüyle gördü. Özel İdare Bütçesinden ciddi kaynak ayırdı ve bu işi kendi misyonu haline getirdi ve bu yapıları ayağa kaldırdı. İşte o zaman kent kimliğinin simgesi olan konakları herkes gördü ve hatırladı o noktadan sonra. Bizim Kastamonu Valiler Toplantısı dediğimiz; Kültürel Değerlerin Korunmasında Yerel Yönetimlerin Rolü ve Sorumluluğu başlıklı bir de toplantı düzenlendi aynı yılın Haziran ayında. Bir de bildirge yayımlandı: Kastamonu Bildirgesi. Sonraki dönemde yolumuzu aydınlatmış bir manifestodur bu bildirge. Bildirgenin 4 maddesini aktaracağım:

  1. Tarihi çevrenin korunarak yaşatılması bilinçli hemşeri, kimlikli kent ve toplumsal aydınlanma demektir.
  2. Korumanın güçlüğünü yenmek için kaynak ve olanakların parça parça israf edilmesi yerine verimli toplu olarak kullanılması esas olmalı ve bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  3. Koruma bütüncül olmalıdır. Tek yapıdan havza boyutunda korumaya kadar ölçek uzatılmalıdır.
  4. Koruma gelişmenin önünde bir engel değil; tersine gelişmenin ve değişmenin esin kaynağıdır ve önsüzdür. Bu süzgeçten geçmeyen bir gelişmenin kimliği ve değeri yoktur.

Bu bildirgenin tekrar tekrar okunması, içselleştirilmesi ve yaptığımız işlerde bugün de bize rehber olması gerekir. Bu toplantıdan iki ay sonra Bursa’da yapılan bir toplantı ile Tarihi Kentler Birliği kuruldu. Kastamonu, TKB kuruluş aşamasındaki önemli kentlerden biri oldu. Kastamonu, TKB ile başlayan uzun yolculuğun başlangıç noktasıdır.

Sadece merkezi yönetimin ilgili kurumlarına bırakılmış olan koruma eylemi, TKB’den sonra yerelleşmiş, sivilleşmiş ve belediyelerin olanakları ve ilkesel projeleriyle ülke çapında bir koruma, kalkınma ve yaşatma seferberliğine dönüşmüştür.

Koruma, kamunun tek başına yapabileceği bir şey değil. Gönüllü olarak sivil toplumun katılımı ve özel sektörün teşvik edilmesi gereklidir. Bu, bizim kamu-yerel-sivil-özel diye tanımladığımız projenin ana hattını oluşturur. Bunun üzerinde durmak ve bu bütünlüğü sağlamak gerekiyor.

Korunan Kentler, Canlanan Hayat başlığı altında bir koruma üçgeni projesi oluşturduk. Kale-Çarşı-Mahalle dedik. Metin Hoca’nın güzel sözlerinden derleyerek sunduk projeyi: “Bir kentte kale düşerse kent düşer, çarşı düşerse hayat biter, mahalle biterse muhabbet ve dayanışma sona erer.” Kastamonu’da hep bunu yapmaya çalıştık.

Kaleden baktığınızda tüm kenti görebileceğinizi hatırlatarak, sözü bir kez daha geleceğe dönük bir temenni ile bitirmek istiyorum: Bu büyük kültür mirası kentte, görünmesinde sakınca olabilecek şeyleri yapmayın. Kentin siluetini ve iklimini yüksek yapılarla bozmayın.

Yeni bir dünya geliyor, hazır olmalıyız. Küresel ısınma, seller, depremler, salgınlar… Etkilerine çok yakın geçmişte hepimiz şahit olduk. Salgınlarda, afetlerde gördük ki büyük kentler insanları daha çok öldürüyor. Bu nedenle, kırsala göç hızlandı. Biz büyük kent olamadık diye üzülmeyin. İnsanlar doğal sınırları içinde, yönetilebilir ölçekte ve doğayla uyumla yaşamak istiyor.

Doğal varlıklarıyla ve kültürel mirasıyla, coğrafi konumu ve ölçeğiyle Kastamonu bu kriterle uygun, değerli, şanslı bir kent. Tüm bu afet tedbirleri için, insanların, kültürel mirasın güvenliğini sağlamak için kullanabileceği kaynakları var. Öngörülü ve planlı çalışmalar bekliyoruz Kastamonu’dan. TKB ve ÇEKÜL olarak her zaman desteğe hazırız.

Son Sözler

TKB Kastamonu Bölge Toplantısı katılımcıların katkıları, değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi.

Kastamonu eski valisi Enis Yeter, TKB’nin kuruluş çalışmalarını ve Kastamonu Valiliği döneminde başlayan koruma çalışmalarını özetledi. Kastamonu’da yapılan geniş kapsamlı sempozyumun, TKB’nin kuruluş kararını şekillendirdiğini söyleyerek, Kastamonu’nun sorumluluğunun bu nedenle daha yüksek olduğunu vurguladı. İlklere örnekler verdi; kent atölyeleri, Kastamonu Kent Tarihi Müzesi, okullarla yapılan müze ve kültür gezileri… Tüm bu ilklerin TKB’nin kuruluşunda üye olan kentlere örnek olduğunu hatırlattı.

ÇEKÜL Çarşamba Kent Toplantıları ve UNESCO Uzmanı Namık Kemal Döleneken de söz alarak, üye belediyelerin teknik kadrolarını ÇEKÜL Akademi eğitimlerine davet etti. UNESCO’nun küresel jeoparklar, biyosfer rezerv alanları, öğrenen kentler gibi pek çok başlığının olduğunu, yerel yönetimlerin bu başlıklara da başvuru yapması gerektiğini hatırlattı. ÇEKÜL Akademi UNESCO eğitimlerinde bu süreçlerin detaylarıyla anlatıldığını söyledi.

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Ankara Bölge Başkanı Mehmet Akif Işık, Çorum Bayat Belediye Başkanı Ekrem Ünlü, Havza Belediyesi Meclis Üyesi Ahmet Rafet Ergin, Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Aydoğan Aydoğdu da söz alanlar arasındaydı.

Kapanış Konuşması ve Değerlendirme

Kastamonu’da Başlayan Koruma Hareketinin Türkiye’ye Yansımaları

Sezer Cihan –  TKB ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri

Kastamonu Belediyesi hariç, 16 belediye TKB üyesi. Biz, Kastamonu ve Batı Karadeniz’in daha etkin olmasını istiyoruz. Ancak buna giden bir süreç var; TKB’nin koruma, kullanma, restorasyon ve fonksiyon verme başlıklarındaki eğitimlerine ilgili birimlerden uzmanların mutlaka katılması gerekiyor.

Katılımın 400’ün altına düşmediği, 200’e yakın belediye başkanının izlediği TKB Bölge Toplantıları ve yanı sıra, restorasyon ve koruma alanında yaptığı çalışmalarla rol model olabilecek kentlerde düzenlediğimiz seminerler dahil olmak üzere; Tarihi Kentler Birliği her yıl 6 toplantı gerçekleştiriyor. Bu toplantılar saha gezilerini içeriyor. Hissetmek önemli.

Kastamonu’nun ismi, ölçeğinden büyük. Bu kuşkusuz ki kentin kültürüyle, doğasıyla, koruma çalışmalarıyla, özgün mimarisiyle gündemde olmayı başarmasından kaynaklanıyor. Kastamonu, yıllardır korumanın içinde yer almış bir kent. Dolayısıyla rol model kentlerimizden biri. Belediye Başkanı ve Vali’mizin de desteğiyle Kastamonu gündemde olmaya devam edecektir.

Tarihi Kentler Birliğinin kuruluşundan önce, tarihi kentlere bakışımız nasıldı? Genel yaklaşım, tarihi yapının yıkılıp yerine yeni binaların yapılması şeklindeydi. İnsanlarda önce bir zihniyet değişimi gerekiyordu. Bunun için ÇEKÜL Vakfıyla birlikte pek çok çalışma yürüttük. Hatay’da kültürel mirasımıza sahip çıkalım çağrısıyla 15 bin kişi toplandık, yürüdük. Adana’da, Şanlıurfa’da, Bursa’da ve başka birçok kentte bu çağrıyla hayat bulan çalışmaları sürdürdük. Bir eylem planı hazırladık. Planlama olmadan, iş sürdürmek mümkün değil. Metin Hoca’mızın desteğiyle Gaziantep’te 5 yıllık bir eylem planı hazırladık. Önce kentin envanterini çıkardık; han, hamam gibi ne tür yapılarımız, eserlerimiz var tamamını çıkardık, haritaladık. Restorasyon projesi olan yapılarda uygulamaya başladık. Valilik, vakıflar, belediye hangi noktalarda görev alacak, tespit ettik. Periyodik olarak kontrolünü sağladığımız bu eylem planında başarılı bir süreç yönetimiyle hareket ettik. Bakırcılar Çarşısı terk edilmişken bu eylem planıyla ve onu izleyen çalışmalarla birlikte kentli çarşıyı gördü ve sürece dâhil oldu. Bugün geldiğimiz noktada otel sayımız yetmiyor. Bu tür bir çalışmanın ekonomiye de döndüğünü bir örnekle daha vermek istiyorum: Gastronomi. Biz, Mutfak Müzesi yanında açtığımız, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından lisanslanan ve uluslararası Pearson Assured tarafından akredite edilen Gaziantep Mutfak Akademisine Türkiye’nin her yerinden başvuru alıyoruz. Kontenjan sınırı nedeniyle sırada bekleyen pek çok başvuru var. Bu akademiden mezun olan her öğrenci, dünyanın dilediği herhangi bir noktasında restoran açabiliyor.

Özetle, eylem planı hayati önem taşıyor. Belediye başkanları göreve geldikleri andan itibaren 5 yıllık süreyi planlamalı; hayata geçirmek istedikleri başlıkları ete kemiğe büründürmeli, işbirliğini hep gözetmeli ve periyodik kontrollerini sağlamalı. TKB üye kentlerini daha aktif görmek, kentlerimizin özgüvenle temsil edildiğine tanık olmak istiyoruz. Her türlü desteğe her zaman için hazırız.