19 Nisan 2003, Cumartesi

Prof. Dr. Zekai Görgülü

“Planlamaya bakışın sistemi dün aktarıldı. O kararları yönlendirirken ekonomik, doğal, kültürel havzalar olacağı görüldü. ‘Bölge’nin önemi gorüldü. Kamu meselesi de bu arada çok onemli, kurumlararası ilişkiler de önemli. Şimdi önerilere geçiyoruz…”

Oktay Ekinci 
“Biz TKB toplantılarında yasa tasarılarını tartışmayız. Ama bu konuda görüşümüzün alınması yolunda hazırlanmış bir mesajı da yetkililere ileteceğiz. “

    
  

Soldan sağa… İlk iki resim Forum katılımcıları…
Sakaoğlu:“Burası madenciliğin ve turizmin getirdiği çarpık yapılaşmadan nasibi alan yerdir. Nasıl tedbir alacaksınız onu gündeme alalım.”
Tekin Bayram (Yalvaç Bel Bşk.): “Arsa üretmek de önemli.”
  
  

Eşref Girgin (En solda): “22 Nisan Dünya Günü’nün 23 Nisan’la birleştirmesi gerek, Çevre ve Orman gibi Kültür Bakanlığı da Turizmle birleşiyor zaten.”

Selda Çelikyay(Soldan ikinci): “Planlamada duygular meselesi önemli. İnsani ilişkiler önemli. Özel mülkiyete gösterdiğimiz özeni, kamusal alana da yansıtırsak…” (Başkan Görgülü ekliyor; “O zaman adam oluruz!” )

İris Şentürk, Antakya Bel. Bşk.: “Biz bir yeni kuvayımilliye ruhu ile bu işe giriştik. Buna vesile olanlara teşekkür etmemiz gerekir.”

Mehmet Osmanbaşaoğlu (Ağırnas Belediye Bşk.) :Türkiye´de en kolay yapılan iş başkalarını eleştirmek ve suçlu aramak… TBMM´ne ilk gittiğimde Meclis Lokantası´na yemeğe gittim. Garsonlar bana yanımda bir milletvekili olmadan yemek yiyemiyeceğimi söyledi. Ben de garsonlara ´-Asıl varken vekille işim ne?´ dedim. ´Paramla yemek istiyorum´ deyince, itiraz kalktı, yemeğimizi yedik. Buradan şuna varmak istiyorum, bu memleket bizim, kültür bizim, orman bizim. Biz halk olarak değerlerimize sahip çıkarsak, siyasetçiler ikinci planda kalır. Halka rağmen siyasi baskı olamaz. Yanlışlıklara halk ve toplum olarak itirazımızı, tepkimizi koymalıyız. Halka rağmen siyasi baskılarla icraat yapılamaz, yeter ki bizler duyarlı olalım, kültür ve kimlik ruhumuzda olsun!”
    
  

(soldan sağa) Nilgün Atalay : “Bilimle siyaset buluşmalı, yasalar doğayı ve çevreyi de korumalı.”
Feyzullah Özcan Kastamonu Vali Yrd.:“Hep yukarılara bakıyoruz ama bu işin amelesi kim, ona bakmıyoruz. Mimar Sinan ameleliği iyi bilirdi. Ayağı çamur görmemiş mimarlar yetiştiriyoruz, ustayı taşçıyı görmüyoruz. Alt kadroları oluşturmak önemli. Bunda kaynak sorunu da yok.”
Ahmet Duran Ünverdi, Niksar Bel. Bşk.:“Çamiçi Yaylasında 600 – 700 konutluk bir yayla-kent oluştu. Bizim başımıza kaldı sonunda. Zabıta denetimi yapamıyoruz oysa imar denetimi bizde…”
Bekir Ödemiş, Kapadokya Bel. Bşk.:“Kapadokyada restorasyon kolay, kerpiçle, eksikleri yapıştır, bir de badana çektin mi tamam” (gülüşmeler) “Yok canım şaka tabii, sizin bir eve ayırdığınız fonla bir kemeri bile onaramazsınız…”
    
  

Soldan sağa:
Sami Çay, Polatlı (Ankara) Bel. Bşk.: “Bizde tarihi miras olarak hiçbir şey yok, dolayısıyla bizde problem de yok”.
Mehmet Eriş, Ödemiş Bel. Bşk.: “Ferhat’a pek de ahım şahım bir güzel olmayan ‘Şirin için dağı delmeye değmeyeceği’ söylendiğinde, ‘siz bir de onu benim gözümle görseniz’ demiş. Farklı gözle bakan korumaya değer nelerin olduğunu görür. Geçenlerde Israel’e göçmüş ve Ödemiş’e gelip eski evini arayan bir eski Ödemişli hemşehri de evinin yıkıldığını görünce oturup ağladı. Daha saygılı ve özenli olmamız lazım etrafımıza.” 
Şehmus Nasıroğlu, Midyat Bel. Bşk.: “Türkiye’de başarılı girişimler hep kişilerle kaimdir. Nitekim Midyat’ın korunmasında çok hayırlı girişimlerde bulunan, eski ustaları toplayıp onların yeniden üretime geçmesine sebep olan Şimdi Kastamonu Vali Yrd. Olan, bizde Kaymakamlık yapan Feyzullah Özcan gittikten sonra işler geri kaldı. Bizim ustalar taşı konuştururur, yaşamak başka, bilmek başka, hayal etmek başka. Bizim ustalar işte hepsini aynı anda yapıyor.” 
Gülsen Kırbaş Turizmci: “Beni sizin tarihi kentlerinde her zaman görebilirsiniz. Kastamonu’ya gruplar götürdüm en çok, Kastamonu turizmi yukarı doğru tırmandı. Kentleri iyi koruyun. 2 trend var şimdi, bir eko- turizm, diğeri kültür turizmi. “
    
  

(Resimlerde gözükmeyenlerden)
Prof.Dr. Semra Atabay“Tarihi kentler ve doğal çevre diye ele almalı planlamadaki ekolojik sistemi.”
Prof. Dr. Ahmet Uzel “Yönetimsel olarak bir kurumsallaşma yok, başarılı örneklerin nasıl yapıldığına dair açıklama yok, açıklama olmalı, bunlar paylaşılmalı.”
Hüseyin Çoban Amasra Yelken Kulübü Bşk, ÇEKÜL Amasra Temsilcisi: “Burası üreten insanların coğrafyası, koruma projesinde bu dikkate alınmalı.”
Beyhan Demirok, Bartın Kadın Platformu Yöneticisi:“Küçüklerin ve kadınların eğitiminden başlamalı koruma bilinci.” 

Yukarıda solda, Orman Bakanlığı Müsteşarı Nuri Uslu… En sağda Bartın Belediye Başkanı Rıza YalçınkayaAmasra Forumu´nu kapatırken…

Prof. Dr. Metin Sözen 

(Hemen her TKB toplantısında olduğu gibi, buraya kadar söz alan konuşmacıların büyük bir bölümünün, kendisine duyduğu sevgi ve saygıyı, TKB çalışmalarıyla da örtüştürüp -bu özetlere de alınamayan- bir “Metin Hoca’ya teşekkür” akımına dönüştürmesinden rahatsızlık hisseden Prof. Sözen, ilk kez Amasra Forumu´nda bu konuya değiniyor: )

“Metin Hoca’ya teşekkür’lerdeki her ‘Metin’ lafını duyduğumda, örgütlenmenin ileriye dönük olarak eksik olduğunu düşünüyorum. Yerelin egemenliği dert değil, yöresel ilişkilerin, sevginin, bilginin paylaşımı güzel ama abartma yanlış. Bir insanı bu kadar yüceltirseniz, o kişi kendini kirletir, aklını kirletir, şaşkına döner. Oysa biliyorum ki, Edirne Başkanını da çok seviyorlar, Midyat’ın, Trilye’nin belediye başkanlarını da çok seviyorlar… Biz bilimin içindeyiz ve bütün varlığımızla sizin yanındayız ama bilgi yerelde sizin denetiminizden geçmiyorsa olmaz!

Nitekim önceki gün Panelde konuşan bilim insan dostlarım bana dedi ki, ‘Bütün sorularda gizli bir dikkat vardı”! Bilim insanına sorduğunuz sorunun niteliği yüksekse bu ilerlemedir. TKB’nin kimseye ihtiyacı yoktur. Kuvayımilliye ruhu dedi arkadaşlarım. Yeni dünya düzeni başlarken, yeni bir ruhu da oluşturuyordur, ama o süreç çok kısadır. İşte yerel yönetimler bunu yakaladılar. Polatlı buğdayı doğru kültüre taşıyan yerdir. Polatlı mağaradan çıkıp tarıma geçen bir toplumun gözükemeyen uygarlığıdır.”

Amasra

Amasra´dan görüntüler ve Amasra Gezisi
    

   

  


19 Nisan 2003, Cumartesi, Bartın Halk Eğitim Merkezi Salonu

ÇEKÜL Vakfı Yürütme Kurulu Üyesi, Yönetmen Hasan Özgen´in “Sen Nerelisin” başlıklı TKB belgeselinin gösteriminden sonra programa geçildi.

Sunum: “Korunan Alanlar ve Kastamonu Bartın Küre Dağları Milli Parkı”
Sunan: Orman Bakanlığı Müsteşarı Nuri Uslu

“Farklı bir planlama yaklaşımımız var. Halkın da katıldığı bir planlama öngörüyoruz. …Küre Dağları Milli Parkı´nın %40´ı Bartın´ın, %60´ı Kastamonu´nun sınırları içindedir. Burada “Mutlak zone” Tam Koruma ve “Tampon alan” ayrımı vardır. İkincisinde tarım yapılması yolunda Milli Parklar Kanunu´nda bu yönde değişiklik olacak.Burası yaşlı bakir orman olup, karstik alandır, yaban hayatı ve floristik yapı mevcuttur. Tampon alanda geleneksel yaşam biçimi var. Bu alanda yaşayanların yıllık geliri 250 USD civarında. Özgün mimari yapı ile bu insanlar, bu iki kaynak değer birbirini tamamlayan organik bir yapı oluşturmakta… Mülkiyet sorunları var. 20 milyon hektar orman kadastrosu bitemiyor. Bu sorun Karadeniz’de en çok. İl Müdürlüğü’ne dönüşüyor Küre Dağları Milli Parkı Müdürlüğü. Konak’ta da Doğa Kılavuzları var.”

-Dinleyiciler arasından bir genç hanım, Küre Dağları´nda “mutlak zone”dan geçen bir “yeni yol” uyarısında bulunup, durdurulmasını istiyor. Müsteşar, “Bu bir köy yoluysa diyecek birşeyim yok, Köy Hizmetleri cevaplasın” derken yardımcıları kısa sürede bilgi toplayıp, Başköy le Ören´i birleştiren yola 1996´da izin verildiğini bildiriyorlar. Orman Mühendisleri Odası Üyesi bir Öğretim Üyesi de ekliyor: “Bu henüz bitmemiş bir yoldur, ama yapıldığı kadarı kalsın, hiç değilse transit yola açılmasın!”

Eşref Girgin 

“20 maddelik Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu’nun 2 maddesi çevre ile ilgili. Çevrenin kirletilmemesi ve doğal kaynakların korunmasını ve doğru kullanılmasını anlatıyor. Bunlardan biri ideal kent tanımını yapıyor:”Eski ile yeniyi bütünleştiren kent”. Geçmişi olmayan kent, hafızasını yitirmiş insana benzer.” Yeşil alanlar ve hayvanlar kişinin kendini geliştirimesi için bir araçtır. Kent ve doğa birbirini tamamlar ve dışlayamaz. Hava, gürültü su ve toprak kirlililiği olmayan çevre herkesin doğal hakkıdır. 6831 sayılı yasaya göre bir orman tanımı var ama “gerçek ormanların” oranı daha önemli. Dünyanın %25’i orman, ama gerçek orman 13 milyar hektar yani %38. Türkiye’de toprakların %26’sı orman, gerçek orman bunun %48’i.
Tüm yerleşimler su havzalarında. Dünyanın 1/3’ü sağlıklı suya sahip değil. Türkiye de su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde. Neden? Mevcut ormanlar erozyonu önleyemiyor da ondan!”

Prof. Dr. Sümer Gülez

Eşref Girgin’in ardından söz alan Prof. Gülez, Bartın Çayı’nın 1879-1919 yılları arasında sel baskınları yarattığını ancak ulaşım olmayan bölgelerin ise çok iyi korunduğunu ekliyor…

Prof. Dr. Metin Sarıbaş

Biyolojik Çeşitliliğin Anadolu Uygarlıklarına Etkisi” başlıklı sunumunda, Likya örneğinden yola çıkarak başta yöre insanlarının giysilerindekiler olmak üzere,
Nevruz ve Hıdrellez şenliklerine varana kadar görülen tüm desenlerin yörenin biyolojik çeşitliliğinin yansıması olduğunu söyleyen Prof. Sarıbaş “Hititler’de üzüm ve buğday kutsaldı, kuşkonmaz kutsaldı, bizde endemik 3 türü var. Selvi ağacı, Apollon ve defne yaprakları… Bunların 18 türü var Anadolu’da. İlyada destanındaki Truva atını alalım… Bu at Kazdağ Göknarı’ndan yapılmıştır. Aynı ağaçtan yapılan gemilerle Roma’ya gittiler. Keza Korint başlıklardaki akantüs bitkisi, nar, zeytin, darı, keten sözcükleri Hititler’den gelmedir.”

Prof. Dr. Hasan Vurdu’nun Genel Değerlendirme’sinden sonra Orman Mühendisleri Odası Başkanı Salih Sönmezışık Dünya Günü ve Ormanlarımız” başlıklı konuşmasını yapıyor…

Bu sırada çok “çarpıcı” görseller de sunan Sönmezışık, ezcümle “ormanların katledildiğini” belirtiyor:
“Ekonomik çozümle doğal ve kültürel koruma bir araya getirilmelidir. ‘Müzelik’ deyimi olumsuz olarak kullanılıyorsa hata bizimdir. Korumaya halkın katılımını sağlamamız gerekir. Türkiye’de tam 27 kez yasa değişikliği yapılmış. Hepsi de seçim yıllarında. 27 milyon dönüm oman alanı yok edilmiş. %56’sıı yasal düzenlmelerle, %27.2’si yangınlarla. ‘OS’ diye birşey var, ‘orman sınır noktası’ demek. Bunun dışına çıkarılan alanlara ne oluyor? Yapılaşma izni veriliyor. ‘2B alanı’… Bu da Orman yasasının ‘2b’ fıkrasında yer alan, orman niteliğini kaybettiği için orman sınırları dışına çıkarılan alan demektir. Tam 473 bin hektar bizde bu alanların toplamı…
Bakın, işte Göksu Evleri… Karşısında da ÇEKÜL’ün ağaçlanırdığı alan var. Buraya ÇEKÜL’ün ormanından 38 bin metrekare alan tahsis ettik. Niye? Oraya elektrik ve su verilsin diye… İşte Sultanbeyli! Tam bir talan örneği. Nedenleri 2B ve tahsisler.
Tahsislerin 63 değişik yatırım alanı var. Bu da Gemile koyu. Bir milletvekilinin turistik tesis yaptığı dünyada eşi bulunmayan canlıların yaşadığı alan…
‘Yanan alanlar turizme tahsis edilmez’ diye yasada madde var. Buna rağmen halkın oel yapılmasına karşı çıktığı için yaktığı şu alana bakın Topkapı Sarayı gibi bir otel inşaatı yapılmış…”
 Sözmezışık örnekleri sayıp dökmeye devam ediyor. Büyük üniversiteleri, devlet konukevlerini… gösteriyor.“Sonuç” diyor, “18937 kişiye 9 595 803 943 m2 alan tahsis edilmiş, 433 adet yasal ve kurumsal düzenleme öngörülmüş, bunların 5 tanesi ormancılıkla ilgili, ormancılıkla ilgili olanlardan aleyhe 3 tanesi gerçekleştirilmiş, lehe olan 2 tanesi gündeme bile getirilmemiştir” ve büyük alkış topluyor…

Bu arada katılımcılar arasında bulunan Orman Bakanlığı Müsteşarı mikrofonu alarak “Bunları biz yapmadık” diye hem de çok yüksek bir sesle “konuşmaya” başlayınca ortam hafif tertip geriliyor. Sonra bir sonraki Forum etkinliğinin yöneticiliğini yapacak olan Oktay Ekinci, sözü alarak “Artık TKB çevreyi de kapsama almıştır, Dünya Günü’nü de karşılayan bu toplantı ile” diyor ve ekliyor:”Bu işler tek başına kimsenin işi değil, ama çözüm hepimizin” diyerek toplantıyı kapatıyor…

Kültür Gezisi: Bartın Kent Merkezi (Tarihi Çevre ve Koruma Uygulamaları)

(Resimlerin büyük boyutlarına üzerlerine tıklanarak ulaşılabilir! )
    
  

Bartın evlerinden çeşitli görüntüler…

    
  

Yukarıda, en sağdaki evin bahçesindeki çubuklu serenderler çok ilgi çekti…
        

Onarılmış yapılar… Yukarıda sağda tarihi bir çeşme yeni işlevi ile!
    

   

  

(Yukarıda, soldan 3. resim Oktay Ekinci için çekildi. Bir yazı yazacak bu yapı hakkında!)
    

     

   

  

Sağda ve aşağıda, Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya, korumaya alınmış sokakta…
    

   

  

Aşağıda sağdan sola üç resim BArtın ÇAyı üzerindeki bir su değirmeninden dönüşmüş ev…
    

Yöresel Canlı Müzik Gösterisi/Taşhan Avlusu
  

Akşam Yemeği – Belediye Sosyal Tesisleri