ÇEKÜL Akademi, “Kültürel Miras ve Turizm Birlikteliği” başlığı altında yeni bir eğitim programına başladı. 3 modül olarak gerçekleşecek olan programın amacı; kenti bulunduğu bölgede bütüncül bir perspektif içinde ve tüm farklılıklarıyla algılanır kılmak, yerelde kalkınmaya katkı sunacak turizm faaliyetlerinin planlanmasında kültür öncelikli bir yol haritası çıkarmak. Programın ilk modülü, 5-7 Ekim tarihleri asarında “Bölgesel Planlamada Miras Temelli Yaklaşım” başlığıyla Şerifler Yalısında düzenlendi. ÇEKÜL Vakfı Kent Çalışmaları uzmanları, mimar Alp Arısoy ve şehir plancısı Ahmet Onur Altun tarafından verilen eğitimde; kent kimliği, kırsal alanlar ve kültür odaklı dönüşüm, kültürel miras ve yerelde kalkınma, kültür odaklı kent-kır gelişim politikaları ve deneyimler aktarıldı.
Belediyelerin Kültür ve Sosyal İşler, Turizm ve Tanıtım, İmar ve Şehircilik, Plan ve Proje Müdürlüklerinde görevli uzmanların katıldığı eğitimin ilk gününde Alp Arısoy sunum yaptı.
Kültür Üretimi ve Kentsel Müdahale
Arısoy, sunumunda, sanayi üretimiyle başlayan süreci değerlendirerek bu sürecin kent yaşamına etkisini 1970’li yıllara kadar ve 1970’lerden sonra olmak üzere iki etapta ele aldı: “1970’lere kadar devam eden modern kent kurgusuyla kentsel gelişimi sanayi alanlarına yakın planlandı. Bunun sonucu, tarihi kent merkezlerinin giderek köhneleşmesi oldu. Yerel ekonomi kayboldu, kentin homojen yapısının bozuldu, özel ulaşım araçlarına bağımlılık arttı ve kent merkezleri bir anlamda çöktü. 1970’lerden itibarense yaşanan küreselleşmeyle birlikte sanayi üretiminin kentlerden uzaklaştığını görürüz. Bu dönemde kentler malların değil, bilginin ve kültürün üretildiği merkezlere dönüştü. Bu dönüşümle geçmişte sanayi üretiminin merkezindeki fabrika, liman, maden gibi alanlar tüketim merkezleri, rekreasyon, hizmet ve turizm alanları olarak kullanıma girdi. Kentsel Rönesans olarak da adlandırılan bu kültür/bilgi/teknoloji üretimi çevresinde kurgulanan modern kentin dönüşümü bölgesel, kentsel ve mahalle ölçeğinde izlenebilir hale geldi.”
Günümüzde koruma başta olmak üzere kentsel müdahaleleri kültür üretiminden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirten Arısoy, kültür odaklı bu dönüşümden tüm dünya kentlerinin benzer şekilde etkilendiğini, benzer kullanım ve mekân düzenlemelerinin dünyanın her tarafında görüldüğünü söyledi. Arısoy, kenti farklılaştıran özgün kimlik değerlerinin tam olarak bu nedenle kent politikaları içinde önemli bir gösterge haline geldiğini vurguladı: “Kültür üretiminin temelindeki kent yaşamını ve insan etkileşimini sürdürmeden, sadece bir kimliği tasarlamaya çalışmak, sahne dekoru hissi veren dokular oluşturma tehlikesini barındırıyor. Kültür odaklı dönüşüm, mekânı bir pazarlama stratejisi ya da imaja dayalı düşünmenin ötesine geçmemize olanak sağlar.” Alp Arısoy, sunumunu, kültür öncelikli kent politikası için müdahale araçlarını sıralayarak tamamladı: “Kamusal niteliği yükseltmek, sivil ekonomiyi canlandırmak, tarihi dokuyu korunmak, sosyal ve kültürel altyapıyı geliştirmek, yaya öncelikli ulaşımı planlamak, sivil katılımı sağlamak, etkinlikler planlamak, ekolojik anlamda sürdürülebilir kentler tasarlamak, kamusal sanat ve tasarımı kullanmak, yerel üretim ve kalkınmayı desteklemek.”
Kırsal Alanlarda Dönüşümün İmkânları
Program ikinci gününde Ahmet Onur Altun’un “Kırsal Alanlar ve Kültür Odaklı Dönüşüm” konulu sunumuyla devam etti. “Kırsal alan”, “kırsal mekân” tanımlarını yapan Altun, bu alanların konvansiyonel tarım, işsizlik, kente göç, geleneksel üretim yöntemlerinin terk edilmesi gibi nedenlerle tanımsız hale geldiğini ve bu sürecin kültür odaklı dönüşümü zorunlu kıldığını belirtti. Kültür üretimine dayalı ekonomik hareketin, kültüre bağlı mekânlaşmanın köylere nasıl yansıdığını, kentlerdeki yaşamı ve kent politikaları oluşturulurken kırsal alanların bu değişimden ne şekilde etkilendiğini aktaran Altun, değişen üretim ve tüketim biçimlerinde özgün ve yöresel ürünler ile üretim kooperatifleri ve dijital ticaret imkanlarının doğduğundan bahsetti, Türkiye’den örnekler verdi.
“Yeni üretim modelleri kültür politikalarından ayrı tutulamaz. Yerel kültür ve kimlik, tüm bu modellerin kaynağını oluşturur. Yerel yönetimler de bunun farkında olarak son dönemde kırsal kalkınmayı odağa alan projelere destek veriyor,” diyen Altun, kırsal alanlardaki turizm ve hizmet sektörlerinin gelişimi hakkında bilgiler verdi; kırsal alanların mesire yeri, inanç merkezleri, doğa turizm destinasyonları ve alternatif yaşama alanları olarak önem kazandığına dikkat çekti. Altun sunumunu kentsel müdahalelerin kırsala aynı şekilde uygulanamayacağı vurgusuyla tamamladı: “Kırsalın dönüşümü ancak kendi özgün kimliği çerçevesinde, yaşayanların da dâhil edilmesiyle gerçekleşebilir.”
Program son gününde Alp Arısoy ve Ahmet Onur Altun’un yürütücülüğünde kültür odaklı kent-kır gelişim politikalarına ilişkin deneyim paylaşımıyla tamamlandı.
Kültürel Miras ve Turizm Birlikteliği Programı KÜMTEP’in 2’inci modülü Kasım ayında yapılacak. Tarihi Kentler Birliği web sitesinden ÇEKÜL Akademi eğitim programlarının detaylarını öğrenebilir, eğitimlere katılım için kayıt yaptırabilirsiniz.