Zonguldak Bakacakkadı- Gökçebey mevkiindeki “100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü Tesisleri”nde son buluşma için duraklanıyor.

Burada Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen, Tarihi Kentler Birliği´nin bu turdaki son toplantısına evsahipliği ediyor.
(Resimlerin büyük boyutluları için lütfen üzerlerine tıklayınız!)

İl Turizm Müdürü Raif Tokel’in sunumuyla başlayan Zonguldak toplantısının “flaş” konusu ele alınmış bulunan “Yaşayan Madencilik Müzesi Projesi” oldu.

Tokel, sunumuna sonunda Zonguldak Valiliği Il Özel Idaresi tarafından benimsenip, hayata geçirilmesi kararlaştırılan bu projenin geçirdiği serüveni özetleyerek başladı.
Sonra “altın postu aramaya başlayan Argonotlar”dan alıp, Paganizmin egemen olduğu dönemde inanan ilk hristiyanların yaşadığı yerlerden geçen, sonra kömürle özdeşleşen ve bugünkü duruma gelen bir “Zonguldak Vadisi” tarihçesi sergiledi…

Sonra sözü Vali Yavuz Erkmen aldı.

“Zonguldak sürekli sanayi kenti olarak görülüyor. Yanlışlık var burada. Burada çok köklü bir tarihi ve kültürel miras var. Ben Safranbolu Kaymakamı iken Metin Sözen ve Mithat Kırayoğlu ile birlikte çalışmaya başladım. 6 sene Bartın Valiliği yaptım. Şimdi Zonguldak… Dolayısıyla bölgeyi iyi biliyor ve bölgenin bir bütün olarak ele alınması gereğine inanıyorum. Bölge çapında çalışma yapmalıyız.

O günlerden bugünlere baktığımızda, o gün birkaç kişide bulunan o heyecanın, bugün bütün yurda yayıldığını görüyoruz. Kömür buranın bir kültürü. O müzeyi yer altında da yapmamız lazım. Gelenin eline küreği verip, ‘-Al biraz taze kömür çıkarmanın heyecanını sen de yaşa’ demek lazım. Burada Filyos bölgesinde çok önemli bir hazine yatıyor…

Mağaramız da Damlataş Mağarası’ndan daha güzel. Hatta bunlardan 5 – 6 tane daha var. Bugün Devrek Bastonu’yla ilgili festivaller var. Bunları büyük boyutlu düşündüğümüzde daha yapılacak çok şey var…”

Sonra Vali Yavuz Erkmen, Metin Sözen’e “İzin verirseniz küçük bir anı olarak size bir Devrek Bastonu vermek istiyoruz” diyor… Yavuz Erkmen’e de bir ÇEKÜL plaketi veriliyor…

Prof. Sözen, “Yavuz Erkmen’le yaşamımızı paylaştığımız yılları ve Safranbolu´da yaptığımız çalışmaları hatırlıyorum… Son 3- 4 gün 50 yıllık bir geçmişin duygularını yaşadım. Safranbolu’dan buraya gelen yarım yüzyıllık mücadeleyi gözden geçirdim… Doğru ile yanlışı niye aynı potada yaptık? Kentlerin sahipleri hemşehrileridir. İnsan düş de kurmalıdır elbette. Ama düşleri toplumsal kurduğunuz zaman gerçekleştiğinde herkesi sarıp sarar. Yavuz Erkmen bu bağlamda hiçbir zaman ilişkilerini kesmemistir. Safranbolu’da gündemi hiçbir gün ertelememiştir. Maden Müzesi meselesi canlı ve yaşayan bir müze olacaktır. Kömür İşletmeleri’nin terkedilecek binalarına Özel İdare el koymalıdır. Divriği Cürek İşletmesi’nkilere olması gerektiği gibi. Dünya Günü’nün temel başlığı ‘su’ idi. Bu suyu kirletmeden gideceğiz, ama projelerimiz çabuk olmalı, no’lur, yürekleriniz biraz ‘dar’ olsun!
Zonguldak gündemi açılmıştır Bartın gündemi açılmıştır, Hayırlı olsun!”

Öğle yemeğinde iştahla yenen simit, pide, yerel peynir ve aceleyle içilen çaylardan sonra Zonguldak’a veda ediliyor.

Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen´in Bakacakkadı – Gökçebey´deki “100.Yıl Atatürk Hizmet Köyü Tesisleri”nde verdiği uğurlama toplantısından görüntüler:

(Aşağıda) Konuklara Zonguldak´ın dünü ve bugünü hakkında bir sunum yapan Raif Tokel, İl Turizm Müdürü, ve gösterdiği dialardan bazıları…

Vali Yavuz Erkmen Metin Sözen´in bastonunu bir Devrek Bastonu ile değişiyor…

Vali Erkmen´e bir ÇEKÜL Onur Plaketi sunuluyor…

Ve kendi iletişim tarihinde ilk kez 4 ili birden kapsayan bir Tarihi Kentler Birliği toplantısı da böylece sona eriyor…

Bu toplantının yenilikleri: Tarihi mirasın yanına doğal varlıkların ve çevrenin eklenmesi, Dünya Günü ile örtüşme, korumacılık ya da Neo-Kuva-yı Milliyecilik ruhu, ÇEKÜL, TKB çevresinde başlayıp sıcaklaşarak gelişen ilişkinin adının “kültür akrabalığı” olduğunun farkedilmesi, birleştirilmeye çalışılan Kültür ve Turizm bakanlıklarının birleşmesinin kimse tarafından benimsenmediği, “plan”ın halk katılımı, doğal ve kültürel çevre, ülke, bölge, havza, kent, mahalle ögelerini ve sıralamasını gözetmesi gerektiği ve duygular, insan, hayvan, bitki… doğa sevgisi olmadan, bunların hiçbir işe yaramayacağı, “bölge” lafından ürkülüyorsa, “yöre”nin de aynı işi görebileceği, birbirini kıskanarak ortak çalışma yapılamayacağı, “köyü kötü bakmak ve parçacıl kalmak yerine”, “bütünü kurtarmak için birleşmek” ama bunu da “geniş yürekle” değil, “bir an önce” yapmak gerektiği…

Bu toplantının değişmeyenleri: Gittikçe artan katılım, mekanlara sığamama, hitaplardaki “Sayın”lar ve katı protokol kuralları ile hala çok zaman kaybedilmesi, “Metin Hoca´ya teşekkür”ler, ikramlarda “yerel şeyler”in katılanları daha çok memnun etmesi ve elbette, Tarihi Kentler Birliği olgusunun, son zamanlarda Türkiye´nin başına gelen en olumlu şey olması!

Bu toplantının yenilikleri: Tarihi mirasın yanına doğal varlıkların ve çevrenin eklenmesi, Dünya Günü ile örtüşme, korumacılık ya da Neo-Kuva-yı Milliyecilik ruhu, ÇEKÜL, TKB çevresinde başlayıp sıcaklaşarak gelişen ilişkinin adının “kültür akrabalığı” olduğunun farkedilmesi, birleştirilmeye çalışılan Kültür ve Turizm bakanlıklarının birleşmesinin kimse tarafından benimsenmediği, “plan”ın halk katılımı, doğal ve kültürel çevre, ülke, bölge, havza, kent, mahalle ögelerini ve sıralamasını gözetmesi gerektiği ve duygular, insan, hayvan, bitki… doğa sevgisi olmadan, bunların hiçbir işe yaramayacağı, “bölge” lafından ürkülüyorsa, “yöre”nin de aynı işi görebileceği, birbirini kıskanarak ortak çalışma yapılamayacağı, “köyü kötü bakmak ve parçacıl kalmak yerine”, “bütünü kurtarmak için birleşmek” ama bunu da “geniş yürekle” değil, “bir an önce” yapmak gerektiği…

Bu toplantının değişmeyenleri: Gittikçe artan katılım, mekanlara sığamama, hitaplardaki “Sayın”lar ve katı protokol kuralları ile hala çok zaman kaybedilmesi, “Metin Hoca´ya teşekkür”ler, ikramlarda “yerel şeyler”in katılanları daha çok memnun etmesi ve elbette, Tarihi Kentler Birliği olgusunun, son zamanlarda Türkiye´nin başına gelen en olumlu şey olması!